Thursday 25 November 2010

29


Efendim yarın itibarıyla bu aklı evveliniz,depresyonlardan çıkamayanınız 28'i doldurup o çok keskin viraja girmiş bulunuyor :)) Eskiden doğum günleri güzeldi şimdi ise yaşlandığımı gösteren emareler :)) Dolu dolu geçseydi şu yaşa kadar böyle düşünmezdik elbet ..Hepi stres ,hepi sıkıntı ..
Neyse son 1,5 senedir güzel günler geçiriyorum bana bile inat aslında çok da hakkını yemeyelim :))
Doğumgünleri güzel günlerdi artık normal sıradan günler.. herşey geçiyor ama sevgili Tanrım acaba ben bu doğum günüm için tam tamına 3 tane dilek dileyip kontenjandan yararlansam da üçü de kabul olsa :)) Bir de 30 a hiç gelmesem da kalsam burda :) olur mu ? neyse bu sonucusu olmasa da olur .. ama diğer 3'ü için bu doğum günümde belki dileklerim kabul olur.. yarın doğum günüm ,artık 30'a 1 kala saçmalama hakkımı sonuna kadar kullanarak 30'dan önce biraz daha delirim:) nasıl olsa 30 umda şu laflarla yüz yüze gelebilirim 30 oldun artık lityummm büyü:)) Ama şimdi yo yo daha 30değilim 29 um biraz daha saçmalıyabilirim nasılsa :))

Tuesday 23 November 2010

MİMİM :))

Efendim sevgili Dalgaları Aşmak beni mimlemiş:) sevindirik oldum şu blog aleminde dikkate alınmaktan dolayı :) Mime gelince :
"Garip alışkanlıklarımız ve yapamadıklarımız nelerdir?"
Valla biraz garip olduğumu herkes söyler ama garip alışkanlığım var mı bilemedim..düşününce evet bir kaç tane buldum ama bu alışkanlık değil de daha çok başıma durmadan geldiği için alşkanlık olan bir hadise ..Ben hep duymamam ve görmemem gereken şeyleri duyarım inanın başıma bu yüzden bir sürü gariplikler gelmiştir o da ayrı bir blog konusu.. kadifeye dokunamam(asla), tek başıma deli gibi korku filmi izleyip bir sonraki sahneyi tahmin edebiliyorum artıkkkk:)) yok yok garip değilim asla :))
Yapamadıklarıma gelince yurt dışında belli bir süre kalmayı üniversiteden sonra çok istemiştim ama yapamadım ,umarım bu hayalimi gerçekleştiririm bir gün :) bir de bungee jumping yapmak çok isterim ama korktum :) yine de denicem...
evet bir mimin daha sonuna geldik ben de bu mimi sevgili Saksağana gönderiyorum...

Friday 12 November 2010

evini özleyenlere...


Şimdi çok uzaklarda yeşile bakan,maviye bakan içi sımsıcak insanlarla solu bir ev .. her gittiğimde çocukluğumu ,ilk gençlik yıllarımı hatırladığım ,mutluluk verici yer ..annemin sıcaklığı,babamın güveni ,evimin kalemin yıkılmazlığının olduğu yer..
Babaannemin hala o camdan bakıp beni okula yolcu etmsi,anneannemin ben istedim diye közde mısır yapması.. kuzenlerimle bir bahçe boyunca koşturup yorulmadan,yılmadan oynamalarımız .. hikayeler anlatmamız..
Evimi özledim hem de en derininden küçük şehirlerda büyüyen insanlar hep birgün oraya döneceğinin hayalini kurar .. emeklilikte mutlaka,.. derler..
Ben şimdi gitsem aynı yerden bana el sallayan okula uğurlayan babaannem yok artık..1 eksikle yola devam ediyoruz.. Şimdi giderken artık iki kişiyim ,değiştim,büyüdüm ama o kadar da değil...
hala aynıyım aslında ,gördüklerim biraz değiştirdi o kadar .. hayatım büyüdü ama nedense ben biraz daha küçüldüm .. hadi lityum bu kadar karamsarlık yeter .. lityum u eksik olunca insanın karamsarlık hayatının vazgeçilmezi oluyor nedense :)
Eve doğru yola çıkmaya az kaldı .. yine o sıcak,mutlu insanlara doğru..Hem de şimdi 2kişi olarak..

Sunday 7 November 2010

Sunay Akın ve Oyuncak Müzesi


Bugün bu müzeye gittiğimde Sunay Akın la tanışacağım hiç aklıma gelmezdi ama tanıştım.. Gerçekten de olduğu gibi biri ve harika bir müze.. bütün müzeyi bize kendi anlatarak gezdirdi.. Böyle bir insanın halen Türkiye adına birşeyler yapıyor olması gerçekten de umudun olduğunu gösteriyor.. Bütün hayallerini gerçekleştirmiş herşeyi ve o kadar hikayesi var ki anlatacak işte diyorsunuz budur ..
Ben bugün onun gibi bir insanla tanıştım ve o muhteşem müzeyi gezdim.. halen içimdeki çocuğun ölmediğini de gördüm.. Bu müzeye gitmenizi öneririm çünkü İstanbul da holdingi olmayıp kendi imkanlarıyla bir müze açan Sevgili Sunay Akın'ın müzesine bir destek vermiş olursunuz ve gerçekten çocukluk hayallerinize bir pencereden bu oyuncaklarla bakabilirsiniz.. Ah çocukluk ..oyuncaklarım,hayallerim dünya nasıl da toz pembeydi ..Nasıl da mutluydum oyun oynarken ..Şimdiyse içimde bir hüzün , arkama dönüp bakmıyorum kırgınlıklar var ..gelecek güzel mi olur ne olur bilmiyorum ama çocukluğumu arıyorum göreniniz ya da duyanınız varsa ?? Haber verin yeter; nerde olsam da gelirim bir çırpıda..

Friday 5 November 2010

kızıla boyalı saçlar


üniversitede iken bir kitap okumuştum , kızıla boyalı saçlar ..hayatımda beni etkileyen bir kitap listesi oluştursam ilk sırada yer alır herhalde..
Kitaptaki o sözler aslında beni,herkesi,hayallerinin peşinden koşup da yalnış yollara sapanları ya da saptığını düşünenleri anlatıyordu ..çocuktum o zaman 18 yaşındaydım çok fazla bir hayalim yoktu daha hayal kurmanın ne demek olduğunu bilmiyordum.. gün geçtikçe hayallerim arttı ,arttı ,arttı.. kimini gerçekleştirdim kimiyle hala uğraşıyorum bazen vazgeçiyorum,bazen devam ediyorum..bilmiyorum yol artık beni nereye götürürse oraya gidiyorum ..
"... sefil düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı: nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yalnlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun?..."
Bu sözler gerçekten de çok etkileyiciydi.. sonundaki soru ise bugün kendime sorduğum bir soru neden hayal ettiklerini,düşünüdüklerini bu kadar küçümsüyorsun?
Artık küçümsemiyorum umarım hayal etmeyi asla bırakmam çünkü hayal etmezsem yaşayamam .. Bugün iş çıkışı saçlarımı kızıla boyattım :) seviyorum bu rengi.. Kitabın yazarının da dediği gibi ''Kızıla boyalı saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgüdür''...

Tuesday 2 November 2010

Sevgili günlük..


Eski günlüğümü buldum dün gece :) Attım diye düşünürken pat diye karşıma çıktı ,aman yarabbim neler yazmışım içine ,ne sırlar sadece kendim hakkımda da değil yani..bugün evli olan bir arkadaşımız hakkında da döktürmüşüm .. birilerinin eline geçmediği iyi olmuş günlüğün yoksa halimiz nice olurdu :)
Eski benle şimdiki ben arasında dağlar kadar fark olduğunu gördüm ..Eskiden çabuk kırılırdım şimdi de kırılıyorum ama sallamıyorum çünkü artık insanlara gereğinden çok değer vermiyorum sadece gerçekten değerli olanlara değer veriyorum ..
O zaman çok yalnızmışım bakınca çok arkadaş ama yalnız bir lityummm:) Şimdi daha çokum az arkadaşım kaldı oysa ama daha çok hissediyorum kendimi; elendi gitti çoğu zaten ..bazısı da zamana yenildi.. demek çok olmak yalnızlığa engel değilmiş.. O zaman pek hayalim yokmuş şimdi bir sürü var.. düşünüdüm de yaşlandıkça mı gençleşiyorum bee:)
Efendim eskiler çok iyi değildir ama bazen de iyidir anılar canlanır gözünüzde .. herkes gitmiş olur ama geriye kalan size kalandır. asıl olandır. Bu eski günlüğün sonuna da ben şimdi yazsam şunları yazardım herhalde :

Sevgili günlük sana yazmayalı çok oldu ,şimdi 28 yaşındayım ve hayatta artık karşılaştığım ve karşılaşacağım şeyler beni çok da şaşırtmıyo gardımı aldım bekliyorum ha dersin ki bu kadar da planlı olma emin ol plan değil bu benimki sadece tecrübeeeee :))