Monday 27 December 2010

New Years Day...



Koskoca 2010 u da devirdik helal olsun ..olsun mu olsun vallahi.. geçen senenin bir değerlendirmesini yaparsam benim için öğrenerek geçti hem de neler neler öğrenerek .. öğretici bir yıldı yani.. acıyı,sevinci,dostluğu, ihaneti herşeyi biliyordum da öğrenememişim bu sene yani 2010 öğreterek geçti ..
Neyse 2011 nasıl geçer bilmem ama huzurla ve mutlulukla geçsin efendim .. Yeni yılda bol bol bir arkadaş partisinde içmeyi ve eğlenmeyi düşünüyorum sevdiklerimle ..
ve yeni yıl şarkısı söylemek istiyorum en içteninden :))

Wednesday 22 December 2010

karışık ....

BAŞKA-KENDİLERİMİZ İLE
KENDİ-BAŞKALARIMIZ VE
KENDİ-BAŞKALARIMIZ İLE
BAŞKA-KENDİLERİMİZ ARASINDAN

Akıllı olduğunu düşünemeyecek kadar akıllı
Deli olduğu düşünülmeyecek kadar deli’nin
niçindenliğini bilmediği sıkıntısı geçiyor

Uyanmak, bir akşam bir adamı yatağından kaldıracak.
Adamın gözleri adama uyanışı anlatacak.
Gözleri gel gel diyecek.
Doğrulmak adamı kucağına alacak.
Adımın birincisi ayağına sarılacak.İkinci adım birincisinin içinden doğacak.
Adımlar ana-oğul babasız sıralanacak.
Adamın gözleri adama bak bak deyecek.
Pencere adamın gözlerini kuşatacak,
Bakışlarını caddeye serecek
Görüşleri yayılacak.
Caddede insanlar gezinecek.
Oda bu sırada işe karışacak,
Adamı dışına çıkaracak.
Çıkmak öbür fiillere komutan çıkacak,
Merdivenlere indir komutunu verecek.
Merdivenler onu bir kapıya itecek.
Kapıya açıl komutu gelecek.
Kapı bu işi adama yaptıracak.
Evin içi dışına dönecek,
Burada adama karış komutu ulaşacak.
Adam saf saf yanaşacak,
Bakmaya alışmak adama gördürecek.
Görmek adamı sürekli bunaltacak.
Adam gördükçe şaşıracak,
Şaşırdıkça sürekli görecek.
Adam bilmek fiilini arayacak,
Ama bulamayacak.
Adam geleni geçeni kendi sanacak.
Bu ne kadar çok kendim deyecek.
Hep başkalarını görecek.
Hani ben, nerede ben deyecek.
Anlamak isteyecek ─ bir istemeseydi─ .
Anlamakla bunu istemek yan yana gelecek
Bir çağ bitecek, biri başlayacak.
Neden-, niçin-, nasıl’a yönelecek ─ ya yönelmeseydi─ .
Anlamak fiili ─ ister istemez─ birden adama verilecek.
Adamın durumu belirecek, hızı gelişecek.
Ayarı insanca bozulacak.
Neleri anlamalı, neleri değil, ayıramayacak.
Başka-kendilerini görünce şaşıracak.
Kendi-başkalarını onlarla karıştıracak.
Önünden boyuna başkaları geçecek,
Önünden boyuna kendisi geçecek,
Bu ne kadar çok ben deyecek.
Aralarında bir yabancı arayacak.
Kendinde bir yabancı arayacak.
Bu ne kadar çok yan yana ben deyecek.
Ben kendime nereden gireyim deyecek.
Ben kendimden nasıl çıktım deyecek,
Ne zaman deyecek, niçin deyecek.
─ Deyecek de ne olacak─
Olan olacak olduğunca, olacağınca.
Bu andan o ana olanca.
İş işden geçecek.
Adama bir yardımcı fiil birden düşecek.
Adam onu ilkin bir şey sanacak.
Onunla düşünmeye alışacak.
Düşünceleri onunla kör-topal gidecek.
Adam bundan şımaracak.
Dur şununla bir iş göreyim deyecek,
Eline cebi değecek.
Adam ile tabancası birleşecek.
O anda bütün öbür fiiller ondan geri alınacak.
Adam ateş edecek.
Bütün fiiller ona geri verilecek..
Adam birini vuracak..
Adam kendini vuracak..
Adam beni vuracak. Bilecek..
Ler, siniz.
Perde burada inecek.
Perdenin önündekiler donup kalacak..
Lar, sınız.
Perdenin arkasındakiler bekleyecek..
Ler, siniz.
Bir ölü yerde uzanık yatacak.
Vuranı görenler vurulanı görmek isteyecek.
Tıklım tıklım insanlar eğilecek.



Kim baktıysa görecek.
Yerde kendini görecek.
Hepsi başkayı umduğunda şaşıracak.
Dışlarına binlerce A çıkacak.
A’lar çelik teller gibi dolaşacak.
İçlerine birer nefes Hi dolacak.
Yerde yatanda herkes kendini tanıyacak.
Bir perde aralanacak
Vuran ortaya çıkacak.
Ortaya çıkanda herkes kendini tanıyacak.
Herkes kendini tanıyınca iş bitmeyecek,
Başlayacak.

Özdemir Asaf

Thursday 16 December 2010

Eternal Sunshine of the Spotless Mind Music Video



aklından silebildin peki ya kalbinden ...

Sunday 12 December 2010

geçmiş adı üstünde geçmiş !!

Geçenlerde telefonum bozuldu , sim kartımı başka bir telefona taktığımda gördüm ki bütün geçmişim geri dönmüş :) benim tüm sildiklerim yani öyle sandıklarım geçmişten mesajlar pat diye döndü.. meğersem sim den silememişim (teknoloji konusunda zayıfım biliyorum :) )
Bir de baktım ki 2005 yılından şu an görüşmediğim birkaç kişi bana ballı bademli doğum günü mesajı yollamışlar ..ne garip dedim içimden şimdi bunlarla görüşmüyorum bile:) düşündüm de insan hayatı ne kadar garip 2005 den bu yana 5 sene geçmiş ve benim hayatım ne kadar değişmiş.. kimleri hayatımdan çıkarmışım ,kimlerle bir ömür dostum deyip kanlı bıçaklı olmuşum .. vay be .. demek ki bir 5 sene sonra daha eğer yaşarsam neler olcak hayatımda kimbilir..
Pek fazla aranılan bir insan değilimdir ..dostum da yoktur çok.. hatta artık düşünüyorum da hayatıma giren dostlarım,arkadaşlarım kırılmasın derken hep kırılan ben olurum ..geçmişte daha fazlaydı bu tabii.. arkadaş konusunda bahtsızım,hep hayatlarından çıkardıkları ve ilk vazgeçtikleri ben olurum :) şimdi düşünüyorum da ne kadar çocukmuşum keşke kimse kırılmasın diye çok uğraşmasaydım bütün yalnışları insanların yüzüne haykırmak gerekirmiş anladım, kimseyi mutlu edemezmişsin öğrendim, hayatta herşey çıkar uğruna yapılırmış anladım.. bir sim kartı beni geçmişe götürdü allahtan telefon düzeldi de yeni sim kartıma kavuştum çünkü adı üstünde geçmiş geçmişte kalmış fazla deşmemek lazım .. en nihayetinde bir nehirde iki kere yıkanılmıyor ki .. he yıkanırsınız tabii birşey demem ama unutmayın hiç bir şey eskisi gibi olmuyo ..isteseniz de ...

Tuesday 7 December 2010

tercihler...

Hayatta hiç tercihlerinizi düşündünüz mü? peki tercihlerinizin bedelini ödediniz mi? şöyle bir bakınca geçmişe tercihlerimi düşündüm ve diğer tercih etmediklerimi hata mı yaptığımı .. evet bazı tercihlerimde hatalarım oldu .. belki de yapmam gereken hatalarımdı bunlar.. öğrenmem gereken birşeyler vardı ve öğrendim ya da öğrendiğimi sandım.. doğru tercih nedir ki aslında doğru olan nedir ki ??
Hani bir işin sonu kötüye gitmeye başladığında deriz ya yalnış seçim yapmışım doğrusu nedir ki seçimin yanlışı bu olsun diye düşünmeden edemem ..
Ben evet kabul ediyorum arkadaşlıklarda yalnış seçimler yapıyorum hem de çok yanlış.. görmemem gerken şeyleri görüyorum duymamam gerekenleri duyuyorum ve yine de karşımdakinin iyi olduğuna inanıyorum.. tercihler üstüne kafa yormaya değmez ,Tanrı'nın öğrettiği yol en iyi yol bence seçimlerimizde özgürüz doğru ya da yalnış bedelini ödüyoruz..pek karışmıyo bu durumlara ..çocuğunu özgür bırakan ebevyenler gibi..tercihlerimi düşündüm bu ara birkaçı doğru pek çoğu yalnış gibi geldi ..gitmek istedim arkama bile dönüp bakmadan ama gidemezdim yaşayacağım hayatım buydu .. hayat bir giysi değil ki alıp sonra beğenmeyip giymek istemeyeceğin..
Akademik kariyer yapmak çok zor belki bu ara biraz da bundan bunaldım :) saçmalıyor muyum neyim ?:)
ama saçmalamak güzeldir en nihayetinde :)geçen gün hocama afiyet olsun diyeceğime şimdiden geçmiş olsun dedim..adam gülmekten kırıldı.. yorgunsun herhalde dedi :)
Yorgunum yorgun hayat yorgunu .. diyemedim tabii.. tercihler,seçimler ,ödenen bedeller ,,
bir roman vardı küçükken okumuştum güneşi uyandıralım ..13 yaşındaydım.. orda bir cümler vardı zeze söylüyordu ..
"bir daha dünyayaya gelsem bir düğme olarak doğmak isterim bir külot düğmesi bile olabilir ..insan olmaktan ve bir zavallı gibi acı çekmekten iyidir."
İnsan olmak ve bir zavallı gibi acı çekmek .. aslında baştan beri de seçtiğimiz bu zaten diğer tüm yaptıklarımız seçimlerimizin acısını hafifletmek için hayatımızdaki küçük ayrıntılar ..çok karamsar değilim gerçek de bu işte..

Thursday 2 December 2010

The Fray - How To Save A Life


hayat bazen çok anlamsız ..

Thursday 25 November 2010

29


Efendim yarın itibarıyla bu aklı evveliniz,depresyonlardan çıkamayanınız 28'i doldurup o çok keskin viraja girmiş bulunuyor :)) Eskiden doğum günleri güzeldi şimdi ise yaşlandığımı gösteren emareler :)) Dolu dolu geçseydi şu yaşa kadar böyle düşünmezdik elbet ..Hepi stres ,hepi sıkıntı ..
Neyse son 1,5 senedir güzel günler geçiriyorum bana bile inat aslında çok da hakkını yemeyelim :))
Doğumgünleri güzel günlerdi artık normal sıradan günler.. herşey geçiyor ama sevgili Tanrım acaba ben bu doğum günüm için tam tamına 3 tane dilek dileyip kontenjandan yararlansam da üçü de kabul olsa :)) Bir de 30 a hiç gelmesem da kalsam burda :) olur mu ? neyse bu sonucusu olmasa da olur .. ama diğer 3'ü için bu doğum günümde belki dileklerim kabul olur.. yarın doğum günüm ,artık 30'a 1 kala saçmalama hakkımı sonuna kadar kullanarak 30'dan önce biraz daha delirim:) nasıl olsa 30 umda şu laflarla yüz yüze gelebilirim 30 oldun artık lityummm büyü:)) Ama şimdi yo yo daha 30değilim 29 um biraz daha saçmalıyabilirim nasılsa :))

Tuesday 23 November 2010

MİMİM :))

Efendim sevgili Dalgaları Aşmak beni mimlemiş:) sevindirik oldum şu blog aleminde dikkate alınmaktan dolayı :) Mime gelince :
"Garip alışkanlıklarımız ve yapamadıklarımız nelerdir?"
Valla biraz garip olduğumu herkes söyler ama garip alışkanlığım var mı bilemedim..düşününce evet bir kaç tane buldum ama bu alışkanlık değil de daha çok başıma durmadan geldiği için alşkanlık olan bir hadise ..Ben hep duymamam ve görmemem gereken şeyleri duyarım inanın başıma bu yüzden bir sürü gariplikler gelmiştir o da ayrı bir blog konusu.. kadifeye dokunamam(asla), tek başıma deli gibi korku filmi izleyip bir sonraki sahneyi tahmin edebiliyorum artıkkkk:)) yok yok garip değilim asla :))
Yapamadıklarıma gelince yurt dışında belli bir süre kalmayı üniversiteden sonra çok istemiştim ama yapamadım ,umarım bu hayalimi gerçekleştiririm bir gün :) bir de bungee jumping yapmak çok isterim ama korktum :) yine de denicem...
evet bir mimin daha sonuna geldik ben de bu mimi sevgili Saksağana gönderiyorum...

Friday 12 November 2010

evini özleyenlere...


Şimdi çok uzaklarda yeşile bakan,maviye bakan içi sımsıcak insanlarla solu bir ev .. her gittiğimde çocukluğumu ,ilk gençlik yıllarımı hatırladığım ,mutluluk verici yer ..annemin sıcaklığı,babamın güveni ,evimin kalemin yıkılmazlığının olduğu yer..
Babaannemin hala o camdan bakıp beni okula yolcu etmsi,anneannemin ben istedim diye közde mısır yapması.. kuzenlerimle bir bahçe boyunca koşturup yorulmadan,yılmadan oynamalarımız .. hikayeler anlatmamız..
Evimi özledim hem de en derininden küçük şehirlerda büyüyen insanlar hep birgün oraya döneceğinin hayalini kurar .. emeklilikte mutlaka,.. derler..
Ben şimdi gitsem aynı yerden bana el sallayan okula uğurlayan babaannem yok artık..1 eksikle yola devam ediyoruz.. Şimdi giderken artık iki kişiyim ,değiştim,büyüdüm ama o kadar da değil...
hala aynıyım aslında ,gördüklerim biraz değiştirdi o kadar .. hayatım büyüdü ama nedense ben biraz daha küçüldüm .. hadi lityum bu kadar karamsarlık yeter .. lityum u eksik olunca insanın karamsarlık hayatının vazgeçilmezi oluyor nedense :)
Eve doğru yola çıkmaya az kaldı .. yine o sıcak,mutlu insanlara doğru..Hem de şimdi 2kişi olarak..

Sunday 7 November 2010

Sunay Akın ve Oyuncak Müzesi


Bugün bu müzeye gittiğimde Sunay Akın la tanışacağım hiç aklıma gelmezdi ama tanıştım.. Gerçekten de olduğu gibi biri ve harika bir müze.. bütün müzeyi bize kendi anlatarak gezdirdi.. Böyle bir insanın halen Türkiye adına birşeyler yapıyor olması gerçekten de umudun olduğunu gösteriyor.. Bütün hayallerini gerçekleştirmiş herşeyi ve o kadar hikayesi var ki anlatacak işte diyorsunuz budur ..
Ben bugün onun gibi bir insanla tanıştım ve o muhteşem müzeyi gezdim.. halen içimdeki çocuğun ölmediğini de gördüm.. Bu müzeye gitmenizi öneririm çünkü İstanbul da holdingi olmayıp kendi imkanlarıyla bir müze açan Sevgili Sunay Akın'ın müzesine bir destek vermiş olursunuz ve gerçekten çocukluk hayallerinize bir pencereden bu oyuncaklarla bakabilirsiniz.. Ah çocukluk ..oyuncaklarım,hayallerim dünya nasıl da toz pembeydi ..Nasıl da mutluydum oyun oynarken ..Şimdiyse içimde bir hüzün , arkama dönüp bakmıyorum kırgınlıklar var ..gelecek güzel mi olur ne olur bilmiyorum ama çocukluğumu arıyorum göreniniz ya da duyanınız varsa ?? Haber verin yeter; nerde olsam da gelirim bir çırpıda..

Friday 5 November 2010

kızıla boyalı saçlar


üniversitede iken bir kitap okumuştum , kızıla boyalı saçlar ..hayatımda beni etkileyen bir kitap listesi oluştursam ilk sırada yer alır herhalde..
Kitaptaki o sözler aslında beni,herkesi,hayallerinin peşinden koşup da yalnış yollara sapanları ya da saptığını düşünenleri anlatıyordu ..çocuktum o zaman 18 yaşındaydım çok fazla bir hayalim yoktu daha hayal kurmanın ne demek olduğunu bilmiyordum.. gün geçtikçe hayallerim arttı ,arttı ,arttı.. kimini gerçekleştirdim kimiyle hala uğraşıyorum bazen vazgeçiyorum,bazen devam ediyorum..bilmiyorum yol artık beni nereye götürürse oraya gidiyorum ..
"... sefil düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı: nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yalnlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun?..."
Bu sözler gerçekten de çok etkileyiciydi.. sonundaki soru ise bugün kendime sorduğum bir soru neden hayal ettiklerini,düşünüdüklerini bu kadar küçümsüyorsun?
Artık küçümsemiyorum umarım hayal etmeyi asla bırakmam çünkü hayal etmezsem yaşayamam .. Bugün iş çıkışı saçlarımı kızıla boyattım :) seviyorum bu rengi.. Kitabın yazarının da dediği gibi ''Kızıla boyalı saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgüdür''...

Tuesday 2 November 2010

Sevgili günlük..


Eski günlüğümü buldum dün gece :) Attım diye düşünürken pat diye karşıma çıktı ,aman yarabbim neler yazmışım içine ,ne sırlar sadece kendim hakkımda da değil yani..bugün evli olan bir arkadaşımız hakkında da döktürmüşüm .. birilerinin eline geçmediği iyi olmuş günlüğün yoksa halimiz nice olurdu :)
Eski benle şimdiki ben arasında dağlar kadar fark olduğunu gördüm ..Eskiden çabuk kırılırdım şimdi de kırılıyorum ama sallamıyorum çünkü artık insanlara gereğinden çok değer vermiyorum sadece gerçekten değerli olanlara değer veriyorum ..
O zaman çok yalnızmışım bakınca çok arkadaş ama yalnız bir lityummm:) Şimdi daha çokum az arkadaşım kaldı oysa ama daha çok hissediyorum kendimi; elendi gitti çoğu zaten ..bazısı da zamana yenildi.. demek çok olmak yalnızlığa engel değilmiş.. O zaman pek hayalim yokmuş şimdi bir sürü var.. düşünüdüm de yaşlandıkça mı gençleşiyorum bee:)
Efendim eskiler çok iyi değildir ama bazen de iyidir anılar canlanır gözünüzde .. herkes gitmiş olur ama geriye kalan size kalandır. asıl olandır. Bu eski günlüğün sonuna da ben şimdi yazsam şunları yazardım herhalde :

Sevgili günlük sana yazmayalı çok oldu ,şimdi 28 yaşındayım ve hayatta artık karşılaştığım ve karşılaşacağım şeyler beni çok da şaşırtmıyo gardımı aldım bekliyorum ha dersin ki bu kadar da planlı olma emin ol plan değil bu benimki sadece tecrübeeeee :))

Friday 29 October 2010

soğuk istanbul..

Hava deli gibi yağıyor, soğudu birden her yer .. İnsanlar neden bu kadar vefasız ,bu kadar acımasız..cevap yok..kalp kırmak bu kadar mı kolay??
En sevdiğim mevsim kasım da geldi.. soğuk ama olsun yazdan iyidir..
İnsanların acımasızlığı,vefasızlığı üstüne filozaflar yazmış,bilginler yazmış ama cevap bulamamış ben mi yazıp cevap bulucağım.. En iyisi artık işlerine akışına bırakmaya karar verdim artık hiçbirşey üstünde neden diye düşünüp kafa yormayacağım.. İstanbul soğuk ,benim de içim yavaş yavaş soğumaya başladı ..İnsan içi soğudukça düşünürmüş düşündükçe dinlermiş ..
Bazı şeyler öğrendim ,bazı şeyler duydum,bazı şeyler okudum..Şimdi anladım yokum ben aslında yokum:)
beni seven birkaç insan varken etrafımda yola devam etmek lazım onlar için hiç değilse.. dünle kalan ne varsa dünle gitti cancağızım artık yeni şeyler söylemek lazım ..

Thursday 21 October 2010

Bir gemin yoksa bulunduğun gemiyi yakma!!


Bu ara hayatıma birşeyler oluyor.. anlayamadığım,çözemediğim birşeyler.. Mutluluk,mutsuzluk,garip hisler etrafımı sarmış durumda..Sanki gelen günler yeni başlangıçlara gebe..
Küçükken hayat ne kadar güzeldi,acı yoktu,hırs yoktu,en fazla şekerim olmadığı için ağlamışımdır..
Susam sokağını izleyip ne eğlenirdim..
Dün akşam televizyonda bir belgesel izledim Kafası karışık bir çocuk du adı.. Lityum hastası bir çocuğun 15 yaşına kadar tahammül edilmez acılar çekip sonra intihar etmesiydi.. Vay be dedim içimden demek gerçekten benim bu yaşadığım şeyin öldürücü etkisi var ..Var mı ?İnanın bana insanlar sizi öldürmezse başka hiçbirşey öldüremez..
Şu ara hayat bana acımasız ..Bugün bir arkadaşım yüzüme bakarak şöyle dedi ;Bir gemin yoksa asla bulunduğun gemiyi yakmamalısın..Evet hayatın özeti bu bir gemi sahip olana kadar şu an için bu gemiyi yakamam ..Bu ne kadar sürer bilmem ama yapamam ..
Kafam karışık,yazım karışık ,herşey karışık dünyada ..Düzgün olan nedir? Sen,ben,biz?

Thursday 14 October 2010

Aldanmamış aldatılmış insan..


Gözlerimin içine baka baka yalan söyledi..Niye yaptı,neden yaptı bilemedim..Oysa ki biliyordum ben gerçeği.. Bildiğimi de biliyordu öyle baktı gözleri..

Ama demedim ona yalan söylüyorsun diye bazen gerçeklerden daha iyidir yalanları duymak ..
O an gerçeğin acısına yalanın kısa da olsa rahatlığını tercih ettik ikimizde..
Buna da aldatma denir mi aldatıldığını bilirse insan ?Ben de aldatılmış sayılır mıyım diğer tüm aldatılanlarla..

Monday 11 October 2010

oyun........


Bugün anladım ki insanlar halen adi, halen yalancı,halen iki yüzlü..Bugün değil aslında uzun zaman önce anlamıştım ben bunu ama kalbim kabul etmiyordu ..Bugün beynim kalbime hükmetti ve yeter artık bu kadar salak olma dedi..
Anladım ki insanlar bir oyun oynuyorlar peki öyleyse oyun başlasın artık..
Artık ben de varım!!

Thursday 7 October 2010

eski bir dostttt..

hani hayatınızda bazı insanlar vardır ,onları hiç çıkaramazsınız hayatınızdan .. çok istersiniz deli gibi çıkarmayı ama olmaz işte o hep ordadır.. görüşmediğiniz zamanlarda bile bilirsiniz birbirinizin neler yaptığını..sonra birgün görüştüğünüzde kaldığınız yerden devam edersiniz..
Orda öyle otururken düşündüklerim buydu işte .. uzun zamandır görüşmediğim birini gördüm bugün yine kaldığımız yerden devam ettik ,hiçbirşey olmamış gibi..
-Hiç değişmemişsin dedi bana ..
-Oysa ki ne kadar değiştim dedim ona ..
-sen öyle san dedi ..hadi gel birşeyler yiyelim anlatacak çok şey var ve de dinleyecek..

O zaman anladım ki ne kadar görüşmesseniz görüşmeyin birgün görüştüğünüzde kaldığınız yerden devam edebiliyorsanız inanın bana o insan artık sizin için önemli insanlardan olmuştur.. İstanbul'un soğuk,kapalı bir o kadar da depresif havasına rağmen kış geliyor ..en sevdiğim mevsim.. beni ancak kapalı havalar iyileştirebiliyor..Bugün bunu gördüm..

Friday 1 October 2010

çok acı var ...


tam 1 sene olmuş dicle koğacıoğlu aramızdan ayrılalı .. ne kadar çabuk geçti o bir sene ..hala neden böyle birşey yaptığı kafamda soru işareti de olsa ,neden yapmasın ki? küçük sorunlar sandığımız şeyler bazen büyüyebiliyor içimizde anlayamıyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz ki büyümüş büyümüş ve artık kocaman olmuş.. aslında çok acı var derken kastettiği kendi acıları değil ,dünyanın, töre cinayetlerinin ,kadınların ,toplumun acılarıydı..onunla tanışmış ve dersine de girmiş biri olarak yapacak biri değildi kendimden beklerim ama ondan beklemezdim.. şimdi nerdeyse umarım mutludur,klişe laflar etmek istemem umarım mutludur nerdeyse..
Ben intihar edenlere karşı hiç büyük laflar etmem çünkü bilirim ki mutlaka bir nedeni vardır ..bir yerden sonra biter ..
ben henüz bitirmedim ..
şu an acılara rağmen devam etmek zorundayım hiç değilse bunu sevdiklerim için yapmalıyım...

Thursday 23 September 2010

arkadaşlık,dostluk ve yol ayrımları..


yazmak isteğim yok artık pek ,yazacak birşey olmadığından değil oldukça çok var ..biraz kırgınım nu günlerde yazıya dökmek zor..
yeni bir okul dönemi başladı birlikte başladığım arkadaşım koşullara yenilerek özel sektöre geçti haksız da değildi ..
üzücü sadece..
bugün bir hayal kurdum ben de birgün odamda pencereden bakıp kahvemi yudumlarken , doç dr. olucağım günleri görecek miyim?uzak mı ?hiç bilmiyorum ama sadece bir hayal ..
herşey inanmakla başlardı hani..
neyse şimdilik o masada başka biri var ve o camdan başka biri bakıyor.. ama hayaller güzel onlarsız yaşıyamayız değil mi ?
en yakın arkadaşım yakında uzak diyarlara gidecek , kendimi yalnız hissetmeye şimdiden başladım .. yokluğu dolmaz.. umarım uzak diyarlar onun için iyi şeylere neden olur ve iyi insanlar görür..
iyi insanlar görme kısmına çok inanmasam da artık iyi olan herşey onunla olsun ..
biliyorum ki bizim yol ayrımlarımız bizi kavuşturan ayrımlar .. onlarsız olmayan cinsten , hayat ne tuhaf ...

Sunday 12 September 2010

evet mi hayır mı ?

canım ülkemin canım halkı bir kere daha engin iradesini gösterdi ve evet dedi ama bence neye dedi neden dedi bilmeden dedi .. artık işler çığrından çıkıcak ve kötüye doğru gidecek ..kurtuluş var diyordum ama gördüm ki kurtuluş yokmuş..

Evet dediniz hem de sonunu düşünmeden ,peki bundan sonra yaşayacaklarımızın hesabını verebilecek misiniz??

Wednesday 8 September 2010

İstanbul Hatırası


Bu şehir ardından gelecek senin
aynı sokaklarda dolaşacaksın
aynı mahallede ihtiyarlayacaksın
aynı evlerde kır düşecek saçlarına
Bu şehirdir gidip gideceğin
Başka bir yer umma..

Dün gece kitaplara bakarken kitaplıkta ayağımın ucuna düştü , yıllar önce ben yazmışım bir kağıda bu şiiri Kavafis'in şiiri ..Bana ne anlattı niye yazdım şimdi neden düştü ayaklarıma ..
Yıllar öncesinde bunu yazdığım zamanı hatırladım şimdi ise bugünü daha anılarınızdan kurtulamazken yaşadığınız yerden nasıl kurtulacaksınız ki??

Sunday 5 September 2010

ikiyüzlüüü


neden insanlar iki yüzlüdür? yüzünüze gülüp arkanızdan atıp tutarlar.. bu sorunun cevabını bulamadım bazıları buna politiklik diyor politik olma diyor ve dünyanın böyle döndüğünü söylüyor.. Benim dünyam henüz böyle dönmüyor umarım da dönmez ..

ama şu an insanlara bir baktığımda çoğu insan böyle ..Bir referandum reklamıdır aldı başını gidiyo evet mi hayır mı boykot mu şu mu bu mu ?? herşey ikiyüzlülüğün de ötesine geçti hayır çıkarsa ne olur evet çıkarsa ne olur tartışılan konu bu değil recepçiler , kemalciler ve diğerleri diye ayırdılar hepimizi ..Oysa ki umut ışığı vardı Kemal de ama şimdi sadece ikiyüzlü bir kavgacı .. yavaş yavaş bulaşan bir hastalık bu belki de belki de ben de öyleyim ..bilemiyorum bilmek istemiyorum sadece birazcık dürüst olsak kendimize ?? herşey belki biraz daha iyileşir .. diyorum ama inanıyor muyum pek değil ..

Friday 3 September 2010

.........

İnsanlar kahramanları oynuyorlar; çünkü korkaklar. Azizleri oynuyorlar; çünkü kötü ruhlular. Suikastçiyi oynuyorlar; çünkü yanı başlarındaki komşularını öldürmek için yanıp tutuşuyorlar. İnsanlar oynuyorlar; çünkü doğuştan yalancılar... SARTRE

Doğru söze ne denir??

Friday 6 August 2010

memleket havası....


yine bir gidiş vakti ,yola düşme zamanı ..memleketin o engin ve yeşiline bırakıcam kendimi .. özledim çok ..istanbul kalabalığı hoşçakal .. eylül'de görüşürüz ,ne demiş şarkıcı eylül'de gel..
Şimdi şöyle boydan boya çocukluğuma ,şehrime ,insanlarıma doğru gitme zamanı.. hem de şimdi tek de değilim artık iki kişiyiz..

Sunday 1 August 2010

tatilden dönüş ve bir tatlı mim...


Tatilden döndüm ,dinlendim ,gezdim,tozdum ;)) istanbul'un da sıcak kavurucu o güneyi aratmayan sıcağı daha ilk günlerden çarptı beni :( ama ne yapcaksın dayanacakasın ha bu arada mimlenmişim çok sevindim doğrusu ..sevgili arkadaşım mustafa tr mimlemiş beni ,ben de bu mime cevap vermeyi bir borç biliyorum ..İşte naçizane cevaplarım ..

Felsefem: Bir zamanlar bu mevzuya epey kafa patlatırdım felsefe olayına sonra anladım ki hayat seni çok da ciddiye almıyor ,ve ben de kendime felsefe olarak şunu belirledim unutan iyileşir ...hatta bloğuma bile bunu yazdım ve bunu uygulamaya çalışıyorum ..

Hayat: Fazla ciddiye almamak gerekir anı yaşamak gerekir o kadar kısa ki ve dönüp baktığınızda yapamadığımdan dolayı pişmanlık duymak istemiyorum hiçbir istediğimi ..

Çocukluk: Dönmek istediğim ama artık mümkün olmayandır. ben de içimdeki çocuğu öldürmeyerek bir nevi yaşatmaya çalışıyorum.

Gözler: sevdiğimin gözlerinden başka artık bana başka gözlerin çok da anlam vermediği..

Yıldızlar: Güzekl bir yaz gecesinde yıldızlara bakıp hayal kurmak gibisi yok..

Güzellik: Doğallık..

Sevgi: Annein çocuğuna duyduğu duygu..karşılıksız..

Aşk: Herkesin başına bir kere gelen bela..sonra gerçekleri görüyorsunuz.

Müzik: Müziksiz yapamam benim için mutluluk kaynağı..

Dost: Acı tatlı her gününde yanında olan senle olan ..

Para: Hayatın yürümesine neden ..Money talks..

Zaman: Çok acımasızca geçen , sizin hep peşinden koştuğunuz..

Savaş: insanların birbirlerini öldürdüğü ve aslında hangi tarafta olduklarını bile bilmediği ve bir tarafın olamdığı olgu ..

Ağlamak: rahatlamak.

Deniz: vazgeçilmezim ..denizsiz yerde yaşıyamam ben..

Ayna: gün içinde bir iki kere bakarım ama öyle benim için özel bir anlamı yok doğrusu ..
Hayal :Hayallerimi bırak umutlar senin olsun ,onlarsız yapamam ölürüm..

Wednesday 14 July 2010

tatill..


Uzun bir seneydi,hem de çok..dersler,sınavlar,koşuşturmacalar,yeni başlangıçlar ..şimdi biraz mola ,biraz dinlenme zamanı ..
Tatiller güzeldir insanın kafası boşalır ..Biraz rahatlamak için bir süre yokum ee ne demiş ülkemizin nadide şarkıcılarından biri acilen toparlanmalıyım ,üstümden koca bir aşk geçti..
Biz bunu düzelterek üstümden koca bir yıl geçti diyebiliriz ,,
Gidip gezme,tozma ,eğlenme ,pervasızca yaşama zamanı şimdi .. Dönüşte görüşürüz...

Monday 21 June 2010

ihanet


Vakti zamanında aklım ermiş iken yaşım 20 küsürlü yaşlarda iken ben birine ihanet ettim,hem de gözünün içine baka baka ,canını yaka yaka ..Çok eğlenmiştim o zaman ,zamanın geçip de benden intikam alcağını bilmeden ..Dalga geçtim onunla,canını en deriniden acıttım ,hatta o kadar kötü oldum ki arkasından bile konuştum .. Oysa ki çok seviyordum onu en iyi dostumdu ..Nasıl bu kadar kötü oldum hala düşünürüm dururum ..
Ondan af dilemeyi çok istiyorum ,buldum onu ama yüzüm yok bana söyleyeceği sözlerin hepsinde haklı ama duymaya gücüm yok ..Yine de bir şans verseydi Tanrı geriye döner ve yapmazdım yaptıklarımı ,diğerlerinin gazına gelip yakmazdım canını ..
Artık geçen geçti ,olan bitti ama hayat bana birşey öğretti ihanet öyle acı birşey ki aslında karşınızdakini değil en çok kendinizi kandırıyorsunuz ,en çok kendinize zarar veriyorsunuz ..Ben öyle yaptım.

Wednesday 16 June 2010

sıcak yaz..


Efendim İstanbul yanıyor ,yanmak ne kelime kavruluyor ,,
Benim gibi sıcağı sevmeyen ,lityumu eksik bir şahsiyete bu sıcak fazla ..Yolda yürünmüyo,insanlar sıcaktan bir şapalak ,,
Bu ülkenin insanları her daim de Bodrum koylarında tatil yapamıyor ki.. Off şöyle kış olan soğuk olan bir yere gitsem biraz yağmur hava kapalı ohh sanki ruhum doyuyor sanırım vallah..
Allahtan yaz dediğin şey 3 ay ,kış ise ne kadar fazla ;)
Neyse 17 temmuzda tatile gidiyorum ben de; yine de bir deniz insaı olarak denizi görünce bir ömür orada kalabilirim .. Gel artık tatil !!
Sıcaklar eğer denizin kenarındaysanız güzel,yoksa bu binaların içinde vıcık vıcık insanlarla almıyayım alana da mani olmayayım ..
Ne demiş şair :beni bu güzel havalar mahvetti bu güzel havalarda eve ekmek götürmeyi unuttum :)

Saturday 12 June 2010

Vurulduk ey halkım ,unut artık bizi!!


Daha 40 günlük gelinmiş (kız öldü siz kaç günlük evli olduğunu sayın.. )
Cenazesine Genel Kurmay başkanı ve devletin diğer büyük adamları gelmiş(evet artık pınar için çok fark eder ya )
İşin özü biz onu teröre karşı koruyamadık onun için öldürttük diyemiyorsunuz , artık sivilleri bile koruyamıyoruz diyemiyorsunuz .. Merak etmeyin bir kaç güne unutulur yurdumun insnaları tarafından olaylar yine biter sonra başlar bir garibanı daha öldürürler düzülen metiyeler ona da başlar sonra o da unutulur ..

Peki ya Pınar'ın en yakınındakiler unutabilecek mi ? Onun gibi pek çok insan var bu ülkede ..
Naısl olsa dünya dönüyor Ajda transparan giymiş,demet boşanıyormuş,hava güzel,herkes mutlu,mutlu muuu??
Pınar öldü,daha pek çok kişi böyle giderse ölücek ,ölmeye devam edecek o yüzden artık Pınar'ın cenazesine Genel kurmay başkanı gelmiş,yok şu gelmiş,bu gelmiş duymak istemiyoruz çünkü o geri gelmiyor ve hiçbir zman da gelmeyecek ..
Ben de terörü lanetlerdim ama burda ondan önce lanetlenecekler var..

Sunday 6 June 2010

Mırıl Mırıl ..

Gecenin kör vakti,dışarıda yağmur var ben ders çalışıyorum ..uyumak istiyorum .. uyku yok günlerdir,aylardır.. dünyayı kurtarıcam ya .. çok yoruldum biraz da bunaldım az kaldı diyorum ..neler olmuş hayattan bağım kopalı israil in gemi baskını , deniz baykal koltuğunu bırakmış inanılır gibi değil .. Eğer bu da olduysa bu adam bu koltuğu bıraktıysa dünya değişiyor belki de ,herşey ama ben ..

Gecenin bir vakti herkes uykuda belki de çoğu kişi ben ayakta ..uykususzluk artık nüfuz etmiyo bana .. Dünya dönüyo,insanlar değişiyo,gecenin bir vakti,,

Tuesday 1 June 2010

........


Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer ...

Wednesday 26 May 2010

bencillik.


İnsanların sadece kendilerinin başarısı,refahı,mutluluğu için birşeyler yapmalarından bıktım ! Sadece başarılı olmak için yaptıkları şeylerden ,doyumsuzluklarından ve hala uğraşmalarından bunun uğruna diğerlerini görmemelerinden bıktım ..
Üniversitedeyken ben kimse kırılmasın diye uğraşır,çabalar ,didinirdim ama çok kırıldım anladım ki kimseyi kırmicam derken öyle bir tokat vuruyo ki hayat senin yüzüne neye uğradığını şaşırıyorsun ,içimden şu sıralar yeter diye bağırmak geliyo felaket şiştim doğrusu ..
Geriye baktığımda öyle hatalar yapmışım ki yanıma bir avuç insan bile alamamışım dedikleri doğruymuş susma içinde ne varsa söyle o anda karşındakine yoksa sonrası daha kötü olabilir ..
Ben anladım ki bencil olucaksın bu dünyada kimseyi düşünmiceksin kendin için yaşayacaksın başarılı olman için birini ezip geçmen mi gerekiyor ezeceksin ya da mutsuz birini mi gördün mutsuzluğuyla alay edeceksin kırıcaksın insanları apansız neye uğradıklarını şaşıracaklar ..
Kendimi değişmeye zorluyorum şu günlerde felaket de doldum koyucam bu dünyanın ta....

Wednesday 12 May 2010

Friday 7 May 2010

ayna ayna ...


derler ki ask da unutulurmus hersey gibi... hem de yasanip bittikten, soguyup kullendikten sonra degil, tam da dolu dizgin devam ederken unutulurmus ask... neyse ki zuhre yildizi varmis göğün üçüncü katında... halen aşık olup olmadıklarını ve eğer aşıklarsa kime aşık olduklarını hatırlamayanlar, göğün üçüncü katına çıkıp, zühre yıldızının elindeki aynaya bakarlarmıs... baktiklarinda gordukleri yüz, aşık olduklari kişinin yüzü olurmuş... derler ki, bazılari sadece zifiri karanlik görürmüş aynada... böylelerinin hafızalarından şüphe etmeleri yersizmiş... cünkü tekleyen hafızaları değil, yürekleriymiş...

Monday 3 May 2010

.....................



Yolum uzundu biraz, kayalıklar çetindi;
Sona yaklaşınca da gün bitti, akşam indi;
Dediler: "Pek boş yere değil verdiğin emek,
Eriştin demek!..."

Hazırlık da bir büyük savaş bu yolculukta.. .
Ne uçurumlar aşmak gerekmiş bir solukta!...
Bir cılız su başı da bulsam şimdi tasam yok;
Dayandığım kayaya değemez ateş ve ok!...

Yalnız,
Gönlümde bir acı var, adını bulamadım;
Kırık gibi kanadım!
Bir şey mi kaybettim, ne? Ellerim bomboş gibi.. .
Bir yakuttan kadeh ki varlık çatlamış gibi .. .

Ses mi, çiçek mi desem;
Işık mı, renk mi desem;
Sanki, geçtiğim yolda bir şey unuttum!...

Tuesday 27 April 2010

gitmek ...


Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına,bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey...Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.Öyle “yanına almak istedigi üç şey” falan yok.Bir kendisi. Bu yeter zaten.Her şeyi, herkesi götürdün demektir.Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor,
ani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınamıyor.Böyle gidiyor iste.
Bir yanımız “kalk gidelim”,öbür yanımız “otur” diyor.“Otur” diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira.İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma duygusu...

En kötüsü alışkanlık...Alışkanlığın verdiği rahatlık,monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.Kalıyoruz. Kuş olup uçmak isterken ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler...Bir çocuk daha doğurmalar...Borçlara girmeler...Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.Misal, ben...Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek,iki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki...Bütün sokağın köpegi olduğunun farkında.Herkes onu, o herkesi seviyor.Hangi birimizle gitsin?“Sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardır;
evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin.Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira.Ölüme inat tutunmak lazım. İnadına kök salmak lazım.Bari ufak kaçışlar yapabilsek.Var tabii yapanlar. Ama az. Sadece kaymak tabakası.Hepimiz kaçabilsek...Bütçe, zaman, keyif...Denk olsa. Gün içinde mesela...Küçücük gitmeler yapabilsek.Ne mümkün.
Sabah 09.00, akşam 18.00.Sonra başka mecburiyetler.
Sıkışıp kaldık.Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.Bir ömür karşılığı bir ömür yani.Ne saçma.Bahar mıdır bizi bu hale getiren?Galiba.Ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim.Gittigim olmadi hiç.Ama olsun... İstemek de güzel.

CAN YÜCEL

Tuesday 13 April 2010

Doktor bana ne olucak şimdi???


Bu soruyu ben hiç sormam sanırdım .. Daha önce pek çok kişiden duymuş kulak arkası etmiştim..Ama hayat bu yapmam dediğiniz herşeyi yapıyormuşsunuz ,sormam dediğiniz herşeyi soruyormuşsunuz hayat böyle birşeymiş ,,

Özcüğümün ısrarlarına dayanamayarak bu hafta içi gittiğim psiko:) ona böle demek istiyorum çünkü asıl adından güzellll :) bana lityum hastalığımın nüksettiğini ve bir insanı öldürecek kadar artık bende mevcut olduğunu yüzüme acımasızca söylediğinde , ben sadece dinledim .. Ve bütün hayatımı düşündüm dipsiz kuyulara girdiğimi ve bir yolunu bulup çıktığımı ..Ama uzun zamandır sevdiklerime itiraf edemediğim önemli birşey vardı: ben artık mutluluk oyunu oynuyordum ve bu oyun insanı gerçekten çok mutsuz ediyordu .. Hemen kendimi toparlayıp bana ne olucak şimdi doktor dedim ?
Doktor aynı donuk ifadeyle eğer ilaçlarını kullanmazsan ölüm haberini yakında alırız dedi..(ne kadar acımasız oluyor bu doktorlar insan alıştırarak söyler:)) Benim sevdiklerimin olduğuna dua etsin bu lityum; yoksa ben o ilaçları kullanmazdım ama sevdiklerim var ve biliyorum benim için üzülecekler .

İlaçlarımı kullanmaya başladım daha çok az oldu ama en önemli değişiklik açıkça herkese herşeyi söylüyorum neden bilmiyorum bir hata mı gördüm pat , birşey yapmak istemiyor muyum pat ..İlaçlar mı beni değiştirdi yoksa ben zaten değişmiştim de tetikleyicisi onlar mı oldu şu an bilmiyorum ama hastalığı kabullenip ilaç kullanmaya başlamak bile aslında vücudumdaki eksik olan minerali kabullenmekmiş..

İlaçlarımı aldım,gözlerimi kapattım ,açtığımda baktım dünya güzel,insanlar iyi olabilirmiş .. Tünelin ucunda da çokta parlak olmayan ama yine de bir ışık varmış,ben onu biraz da olsun görmeye başladım artık..

Thursday 25 March 2010


-Deliriyor muyum acaba ??

-Evet deliriyorsun hatta daha da kötüsü keçileri kaçırmışsın çoktan. Ama sana bir sır verim mii ?? Zaten bütün iyi insanlar öyledir.. Delidir ..

(Gülümsememe neden oldun çok teşekkür ederim...)

Sunday 21 March 2010

SARHOŞ OLUN..


Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda:Tek sorun bu .
Omuzlarını ezen,sizi toprağa çeken Zaman'ın korkunç ağırlığını duymamak için,durmamacasına sarhoş olmalısınız.

Ama neyle? Şarapla,şiirle ya da erdemle ,nasıl isterseniz.Ama sarhoş olun ..
Ve bazı bazı bir sarayın basamakları ,bir hendeğin yeşil otları üzerinde ,odanızın donuk yalnızlığı içinde ,sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız,sorun yele ,dalgaya,yıldıza,kuşa,saate sorun,her kaçan şeye ,inleyen,yuvarlanan,şakıyan,konuşan her şeye sorun ,''saat kaç'' deyin ; yel ,dalga,yıldız ,kuş,saat hemen verecektir karşılığını : sarhoş olma saatidir...

Zamanın inim inim inleyen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına !! Şarapla,şiirle ya da erdemle nasıl isterseniz ..

NOT : Sevdiğim ressam Rene Magritte'nin bir resmi....

Sunday 14 March 2010

KÖRLEŞME


Dünyadaki herkesin göremediği kör olduğu ve sadece sizin gördüğünüz ama diğerlerinden ayırt edilememek için kör numarası yaptığınız ve insanlardan aslında gördüğünüzü saklamak ne güçtür.. Biliyormuş gibi konuştum belki de biliyorum ..Bu ara öyle kör olmam gereken şeyler oldu ki gördüğümü belli etmemeliydim ,etmedim de ..
Nasıl olur değil mi insan göre göre nasıl görmez olur ,olmaz oldurulur ..Ben de böyle olduruldum .
Okulda akademisyenliğin başlangıcında zavallı bir asistansanız bazı şeyleri görmemeniz gereklidir görürseniz başlamadan biten bir akademik kariyeriniz olabilir ,özel hayatta arkadaşlıkta,dostlukta herşeyde eğer çevrenizde bazı kişilerin kalmasını istiyorsanız bazı şeyleri görmezsiniz .. İlk önce aptallık gibi geliyordu sonra alıştım şimdi donukluk var içimde dünyaya karşı .. Konuştum ,susturuldum; sustum olmadı şimdi onların kelimelerini konuşmaya başladım hepsinin yüzünde manasız bir gülümseme ..Ben bu muyum ?
Belki de baştan beri de buydum şimdi birşey değişmedi ... Körleştiriliyoruz hepimiz sonra da aslında hep kör olduğumuza inandırılıyoruz , kör değildim görebiliyordum renkleri şimdi sadece siyah beyaz ..

Friday 5 March 2010

masallar


Küçükken en sevdiğim şey masal dinlemekti ..Annemin ,babaannemin başının etini yerdim masal da masal diye .. hep o masallarla ilgili hayaller kurardım ,hep mutlu olmaya çalışırdım ..Büyüyünce gördüm ki o masallar benimle birlikte büyümediler ,yolun bir kıyısına bıraktım ama peşimden gelmediler ..Anladım ki büyüyünce masalımızı kendimiz yazıyoruz ya masalın içinde oluyoruz ya da tamamen dışında ..
Çok zaman önce dışında olduğum bu masalın artık içindeyim sanırsam ,çünkü ben de kendi masalıma kaldığım yerden devam edebilme gücünü buldum kendimde. ..
Belki bir Alice harikalar diyarında yaratamam ama kendimden yine de güzel bir hikaye anlatırım ..
En nihayetinde benim de hayatımda durmadan bir yere yetişmeye çalışan tavşanlar ve aradığının ne olduğunu hala pek de iyi anlamayan bir küçük kız mevcut ,önemli olan msalın sonu değil önemli olan masalın bir yerlerinde o küçük kızın mutlu olup olamadığı , insanları anladım çözdün mü derseniz hayır çözmedim sadece onları anlayabildim şimdi artık mutluluğun ne olduğunu anlamakta ,, Masal devam ediyor...

Monday 15 February 2010

unutan iyileşir..

Bu ara bu lafı çok kullanıyorum ,unutmayla bozdum kafayı ..
Bugün amcam öldü ,onu en son bir tezgahta kitap satarken kadıköyde görmüştüm tamamen tesadüfle ..
O gün arkadaşımı bekliyordum kadıköyde , beklerken kitapçıların olduğu yere yürüdüm oyalanmak için bir de baktım amcam ..4-5 kez önünden geçtim evet amcamdı .. O benim amcamdı ,ailenin parlak çocuğu ,iyi lisan konuşan ,üniversite mezunu ,iyi giyinen çocuğu şimdi bir tezgahta kitap satıyordu ..
Hayat hikayesi gelgitlerle dolu çokça kötü ama sonu ..
Amcam yalnış evlilik ,yalnış hayatların kurbanı oldu ..
Ama sonu düşünüldüğü gibi kötü bitmedi. Ona bakan ,onunla birlikte kalan adam ona yıllar boyunca bakmış ve ölenin babası olduğunu söyledi..kızı bile sahip çıkmazken bir adam yabancı bir adam ona sahip çıkmıştı hem de karşılıksız evine almış ve ona bakmıştı yıllarca ..İyilik dediğin şey böyle bir şeydi..
Adamı dinledim ve düşündüm ne insanlar var ya dünyada diye ..
Unutmaya karar verdim sonra herşeyi yapılanları ,en iyisi unutmak ..
Amcam öldü bugün ..Yürüdüğünde herkesi hayran bırakan ,okumuş ,kültürlü ve bana en iyi kitapları veren ve okumayı sevdiren amcamdı. Onu hep iyi ,yakışıklı ve güzel hatırlıcam ,,Tanrı insanlara ikinci bir şans verirmiş ve ben bugün bunu gördüm .. Unutan iyileşiyormuş ..İyileştim ben bugün ,,Herşeyi geride bıraktım ..

Saturday 6 February 2010

bitti ama bu sefer bu bitiş bir başlangıç:))


Bitti ya en sonunda sınavlarım bitti :)) Artık doktorayı bitirmeme çok az kaldı ,anladım ki her bitiş kötü değilmiş başlangıçlara da neden olurmuş .. bu ara hayatımda iyi şeyler de oluyor okulda kadromun gelmesi ,başlamam ,dersleri vermem :)) ne kadar umutsuzluğa düştüğüm gün olsa da evde tek başıma ağlasam da ,şimdi sanki mutluyummmmm :)) bana da gülüyormuş hayat benim de zamanım varmış demek ki , ,, Bitti ya ama bu bitiş artık içimde yeni başlangıçlar gibi..sanki boğulurken denizde çıkmışım sudan aniden ve derin bir nefesle hayata tekrar kaldığım yerden başlamışım gibi .. mutlu olmak nedir uzun zamandır bilemedim lityum eksikliği soğutmuştu hayattan beni ama şimdi lityum bile bıraktı artık biraz nefes al ,mutlu ol diye :)) bitmedi bitmedi herşey daha yeni başlıyorrrrrrrrrrrrrr :))

Tuesday 2 February 2010

ZOR GÜNLER ...


İclal Aydın - Zor Günler

Hep hüzünlenirim bunu dinleyince ..geçmişi hatırlatır nedense

Wednesday 27 January 2010

yalnız...

En güzel günlerimi yaşadığımı sanırken sadece ailem var yanımda ..Dostlarım nerde ?? Bu kadar yalnız mıydım ben ,bu kadar mı kimsesiz ..Hiç mi dostum kalmamış beni mutlu günlerimde arayacak ,,İnsan yalnız olduğunu en fazla bu zamanlarda hissedermiş .. Bir yerde hata yaptım ama nerde ?
Oysa ki hep iyi olmaya çalışmıştım ben .. İyilik de yetmezmiş ..Artık sevindiğimde ve üzüldüğümde sadece yanımda birkaç kişi,, Kırgınım insanlara ,ama neye yarar ??

Her zaman yalnızdım ,eskiden sadece ailem varken şimdi biri daha eklendi bu yalnızlığa ..Geriye dönüp baktığımda bir dost sesi,bir gülüş ,bir sıcak konuşma biriktirmiş olduğumu düşünsem de biriktirememişim,,Sadece harcanmışım ,şimdi en mutlu olduğum günlerde içimde bir de hüzün ,Bana diyor ki hüzün senin bu kadar mutlu olmaya hakkın yok ,ayağını denk al ..
Zaten biliyordum çok mutlu olamıyacağımı ..
Yalnızsan hayat uzun sürer ,,
Bir şarkı takılıyor dilime eskilerden ;
Benim en iyi dostum içkim sigaram onlar da terk ederdi olmasa param ,en iyi bildiğim el oldu şimdi dünyada dost denilen kelime yalan ...

Monday 25 January 2010

karlar düşerrrr ..

Dışarıda buz gibi bir hava ,kar yağıyor delice ..Camdan şöyle; kahve yanımda karın yağışını izlemeyeli uzun zaman olmuş .. Görmeyeli çocukları,insanları ..

Çok uzun zamandır söylemedim ,dilimin ucundan geçiyordu ama diyemedim ben mutluyum ..
Öğretmen oldummm ve ilk defa hayatımda işe ayaklarım geri geri giderek gitmiyorum :))
Başardım mı bilmiyorum ama mutluyum yahu :))
Varsın olsun dışarda kar ,ben bu yağışı doyasıya izlemeyeli o kadar uzun zaman oldu ki ...

Wednesday 13 January 2010

UZAK..


Şöyle uzaklara doğru bakmak gelir ya insanın içinden ,gidemediği ,yapamadığı şeylerin peşine düşmek .. İşte öyle bir şey düştü içime şimdilerde..

Wednesday 6 January 2010

........


yaşamın, sürekli gireceğin çıkmazlardan oluşacak;
hep girip, hep çıkacaksın çıkmazlara, çıkmazlardan :
son gireceğin çıkmaz da, hiç çıkamayacağın çıkmaz olacak - sen en son çıkmazına girdiğinde,
yaşamın da ‘düze’ çıkacak…
Oruç Aruoba

Hayatıma belki de yön verirken gereğinden fazla mı kitap okudum diye düşünüyorum , artık okumanın bir değeri olmadığı ,cahilliğin prim yaptığı bir ülkedeydik nasılsa ..
Derste erkek egemenliğinin bana ne olduğunu gösteren acımasız hoca şöyle dedi geçen gün : Sadece süslen , gez ,eğlen dünyada başka şeyler de oluyor ..
Hayatta en çok bundan korktum ben yalnış anlaşılmaktan ama anlaşıldım engel olamadım ..
Beni daha hiç tanımadan salak yerine koydu çoktan hem de neden sırf öyle istedi diye ,hem de bunu yapan gerçekten dolu bir adam ki ben öyle düşünürdüm ..
Sırf derste karı kız muhabbeti yapmayı kendine amaç ednmiş ama çok kitap okumuş sevgili doçentimiz .. Ama son ne ; kadınları aşağılayabilirim çünkü buna hakkım var .
Okumak önemli ,hatta doktora yapmak benim için dünyanın en önemli olayı ama anladım ki insan kadın olunca bu ülkede yükselmek çok zor.. Neden hem evine bakıcaksın ,hem çocuğunun anası olucaksın ,hem kocanı tüm kalbinle seviceksin.. Çünkü sana yüklenen görevler bu ..Arta kalan zaman olursa doçent olursun ..
Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrr...
Bu yüklenen görevlerin hiçbiri olmuyacağım çünkü ben istedğimi yapacağım ..
İlk önce üzüldüm ,sonra çatlasan da patlasan da ben de doçent olucam hatta seni de geçicem ,bundan korkma ey erkek olduğunu sanan şahıs çünkü çok uzun zaman önce onu da kaybetmişsin ...